25 Kasım 2015 Çarşamba

Mutluluk için Taktikler


İnsanoğlunun en temel ihtiyaçlarından biridir mutluluk.

Çoğu eylemimizi mutlu olma adına gerçekleştirmekteyiz. Hedefler koyup onları gerçekleştirmek için çalışırız. Hedefler gerçekleştikçe mutlu olmamız gerekir, bazen bu gerçekleşir ve tatmin duygusu hissederiz. Bazı durumlarda hedefler gerçekleştiğinde bir boşluk hissine kapılıp yeni hedefler belirler ve onların peşine düşeriz. Bazen de gerçekleşen hedefler bizi hiç mutlu etmez.

Bu noktada mutlu olmak adına kendimize kurabileceğimiz tuzaklara dikkat etmek gerekir. Mutlu olmak isterken hayatın gerçeklerini görmezden gelir, her olumsuz durumdan kaçmayı veya hoşlandığımız durumları görmezden gelmeyi seçersek hayatımızı yaşanmaz bir hale getirmemiz olası bir durumdur. 


Yapılan en büyük hata mutlu olmak için kullandığımız araçları amaca dönüştürmektir.

Çok para kazanmanın, şık elbiselerin, lüks arabaların, gösterişli evlerin büyüsüne kapılıp mutluluk kaynağı olduklarını düşünürseniz, bu hedeflere ulaştıktan sonra geride kalan boşluk duygusuyla başa çıkabilmek için sürekli yeni maceralar aramaya başlar ve sonunda yorulup durduğunuzda dibe çökersiniz. 


Epikuros'un dediği gibi 'Yeterlinin az geldiği insana hiçbir şey yetmez.' Bu tuzağa düşmemek için, ünlü filozof Descartes'in mutluluk tanımını hatırlamakta fayda var, ''Mutluluk erdeme, erdem de aklın iyi kullanılmasına bağlıdır.'' Mutluluk ulaşılacak olan nokta olmaktan çok yolculuğun kendisi olmalıdır.

Hedeflerimizin bizim için doğru olup olmadığı üzerinde düşünmek daha sonrasında yaşanabilecek negatif durumları önlemek ve kendimizi tanımak açısından atmamız gereken önemli bir adımdır.

Büyük bir amacımız olduğunda küçük hedefler belirleyip, onları yerine getirdikçe artan motivasyon ile yola devam etmek başarılı bir yöntemdir. Fakat bu planın çalışması için hem küçük hedeflerin hem de büyük resmin değerlerimizle uyum içinde olması gerekmektedir.

Örneğin, değerleri arasında yardımseverlik olan birini düşünelim. Bu kişinin hedefleri neler olabilir? Hedefi de Afrika'da gönüllü olarak çalışmak olsun. Bu kişinin değerleri ile örtüşen bir hedefi olduğu aşikardır ve hedefini gerçekleştirdiğinde hem iç huzurunu yakalayacak hem de sürdürebilecek ve geliştirmeye devam edecektir. Büyük ihtimalle insanlara yardım eden başarılı bir doktor ya da öğretmen olacaktır. Fakat hayat her zaman planladığımız gibi gitmez. 


Siz elinizden geleni yapsanız da neticeleri kontrol edemezsiniz. Ünlü düşünür Russell, '' Başarı saadetin yalnızca unsurlarından biri olabilir ve ona ulaşmak için diğer unsurlar feda edilirse, fazla pahalıya gelmiş olur.'' der.

Mükemmeliyetçilik de hedeflerimiz ile aramızda bir engel olabilir. Sonucun mükemmel olmasına odaklanarak bir çok fırsatı kaçırabilir ya da sırf mükemmel olmadı diye başarılarımızı bir kenara itebiliriz.

Bu noktada yola devam edip etmemek ve nasıl devam edileceği konusunda kişinin hayata bakışı çok önemlidir. 


Mutluluk gerçekçi olmakla başlar. 

İlerleme ancak olması gerekene değil, olana odaklanarak gerçekleşebilir. 

Bir deyişe göre, güneşli havanın mutluluk kaynağı olduğunu düşünen biri hiç yağmurda dans etmemiş demektir. 

Hayata gerçekçi gözlerden bakıp, pozitif yanlarını da görmeyi başaran kişi daha önce fark etmediği olasılıkları fark edecektir.

 Yardımsever örneğimize geri dönecek olursak, amacı uğruna Afrika' ya gidemediğini yada bir doktor veya öğretmen olamadığını varsayalım, lokal bir derneğe üye olabilir, gönüllü okuma -yazma kursları verebilir, siyasi arenada fikirleri ile destek verebilir... Önünde sonsuz seçenek olduğu aşikar. Şartlarına en uygun olan hedefe odaklandığı takdirde başarılı olacağı neredeyse kesin çünkü değerlerine uygun bir yol seçmiş olacak. Russ Harris' in de dediği gibi '' Başarı değerlerimizle yaşar.''

Mutluluk bir duygudur. 

Bir duygunun oluşumunu ise düşüncelerimiz şekillendirir. Olumsuz düşüncelere meyilliyse olumlu duygular beklemek akıllıca olmaz. Bu durumda düşünce şeklimizi değiştirmemiz gerekir. Bu söylendiği kadar kolay değildir, kimse hayata bakışının hatalı olduğunu kabul etmek istemez. Fakat bizler inanç ve değerlerimizi sorgulayabilecek beceriye sahip varlıklarız. Düşüncelerimizi analiz edebilir ve değiştirebiliriz. 

Bazı durumlarda düşüncelerimizi değiştirmenin en kolay yolu davranışlarımızı değiştirmekten geçer.
En zoru da budur.
Sebebi olmayan ya da gerçekçi olmayan bir korku ya da endişe halinde olduğunuzu düşünün, gerçekçi olmadığını biliyorsunuz ama yine de hissediyorsunuz. 
Peki ne yapacaksınız? 
Davranışlarınızı değiştireceksiniz. 
Duygularınızın sizi yönetmesine izin vermek yerine siz onları yöneteceksiniz. Korksanız da doktora gideceksiniz, hayata devam edeceksiniz ve bir süre sonra duygularınız da değişmeye başlayacak. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder